
Her hakkı Fatih Bilgiç'e aittir.
8 Ocak 2007 Pazartesi
BeN ve BİtLiSim
Bitlis halkoyunları ve Bitlis Hakkında Hazırlamış Olduğum bu Sayfada Bitlisimiz ve Anadoludaki diğer yöreler ile ilgili İhtiyaç duyduğunuz bilgi birikimini sizlerle paylaşmak istedim.İlgi ve Alakanız için şimdiden sizlere çok teşekkür ederim.
Sayfamda Geçirmiş Olduğunuz Süre


Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Bitlis, Van Gölü’nün batısındadır. İsmi Makedonya Kralı Büyük İskender’in, şehirdeki kaleyi yaptırttığı komutanlarından Bedlis’ten gelmektedir. Tarihsel yapıların ağırlıkta olduğu bir vadi içinde kurulduğundan “ Vadideki Güzel Şehir” diye anılır.
Tarihi
Bitlis M.Ö.400 yıllarında Urartular’ın yerleşim alanıydı. M.Ö.11. yüzyıla kadar Urartular’ın yurdu olmaya devam eden ve 7. Yüzyıla kadar Asurlular’ın, 6. Yüzyıla kadar ise Medler’in yönetimi altında kalan Bitlis, daha sonra Pers Krallığı'nın kurulması ile 2. Darius tarafından ele geçirilmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Makedonya Kralı Büyük İskender’in yönetimi altına giren ve M.S.2. yüzyılda Doğu Roma İmparatoru Trayan tarafından ele geçirilen Bitlis, 7. Yüzyıla kadar Bizans yönetiminde kaldı.
Türkler’in 10. Yüzyılla birlikte başlayan Anadolu akınları sırasında önemli bir uğrak yeri haline gelen ve bu tarihlerde Alparslan ve ordularını Ahlat’ta konuk eden Bitlis, Türkler’in Anadolu’ya açılmasında çok önemli bir rolü de üstlenmiş oldu. 13. Yüzyılda Eyyübiler ve daha sonra Harzemşahlılar ve Moğollar'ın saldırısına uğrayan ve 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı'yla Osmanlı egemenliğine giren Bitlis, Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresi altında ilim, sanat ve kültür merkezi haline geldi. Birinci Dünya Savaşı esnasında bir süre Çarlık Rusya’nın işgali altında kalan Bitlis, Cumhuriyettin ilanından sonra il yapıldı.
Bitlis ilinin ilçeleri
Adilcevaz Ahlat Güroymak Hizan Mutki Tatvan
30 Aralık 2006 Cumartesi
Halkoyunları Maceram
Merhaba Arkadaşlar ben Cüneyt 31.03.1986 Bitlis Doğumluyum İlkokula 1992 yılında 8 Ağustos İlköğretim Okulunda başladım.1996 yılında yani 4.Sınıfta Halkoyunlarına Okulumuza Gelen Halkoyunları Eğitmeni Cihan ERDİL tarafından seçildim.Folkor hayatımdaki İlk tecrübem olan 1996 yılında yarışmayı kazanmıştık ve Bölge olarak Van'da yarıştık ancak kaybettik.Daha sonraki yıllardada hep bu amaç etrafında birleşerek çeşitli etkinliklere katıldım.Gerek yarışmalar olsun, gerekse gösterilerle Halkoyunlarıyla bir bağdaş kurmuştum.Son Sınıfta tektar ilimizde girimş olduğumuz yarışmayı kazandık ve bölge olarak Diyarbakıra gitmiştik.Burada bölge birincisi olduk ve Türkiye finali ne Sivas'taki yarışmaya katılmaya hak kazanmıştık.Bu ilk Türkiye finalimdi ve 4.lükle son bulmuştu.
Halkoyunları bizi bırakırmı desem, yoksa bırakmazmı desem; ama malesef biz bırakamadık halkoyunlarını neyse artık Lise dönemlerimde gene aynı etkinlikler devam etmişti.Hatta hızlı bir şekilde yarışmalar oluyordu ve bizlerde katılıyoduk.Sırasıyla şu illere gitmiştik Elazığ,Malatya,Mersin,Sivas,Antalya,Erzurum,Erzincan,Iğdır,Hatay,Şanlıurfa,Kırşehir,Nevşehir,İzmir,Edirne,Bingöl
Burdur,Denizli,Isparta,Konya.Gaziantep,Ankara.... daha nice nice İller çokmu fazla gezmişim ya! ama gerçekten Unutamadığım anılarımda bir hayli fazladır.Anlatmakla bitmez İşte benimki de böyle birşey tabi bu tür etkinliklerden geriye kalansa güzel dostluklar, arkadaşlıklar ve birde geçmişe bakarken geleceğimizde anlatacağımız geçmişimizle gurur duyacağımız güzel anılarımızdan ibarettir.
Halkoyunları yaşantımı şuan hala devam ettirmekteyim.Tabiki bu devamlılık öğrencilikle değil öğreticilikle devam etsin istiyorum Bunun içinde çalışmalarım devam ediyor.En kısa zamanda da bu isteğimi başaracağımdan eminim.
Siz değerli dostlarım halkoyunlarına gönül veren arkadaşlar gerçekten ileride eğer kendinizden bir esinti bırakmak istiyorsanız folklor hem eğitici hem de öğreticilik görevi görmektedir.Bundan dolayı sizleri bu alanda çalışmalara ve bu alandaki etkinliklere katılmalarınızı tavsiye ederim.Sizleri Bu kısa Muhabbetimden sonra isterseniz Sayfamda yer vermiş olduğum folklor etkinlikleriyle başbaşa bırakayım.İnşallah beğenirsiniz Sayfamı ziyaret edip bu çalışmama göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan dolayı teşekkürler.
29 Aralık 2006 Cuma
Bitlis İlimizin Folklörü Gelenek ve Görenekleri

-Ağır Govend
-Nare
-Değirmenci
-Sıppe
-Tiringo
-Kavaş
-Garzane
-Deriko
-Harkuşta
-Pappure
-Meyroki
-Aşırma
-Dıldıl
-Temirağa
-Memyane
-Perijvan Gibi Oyunlar Yöremizde oynanmaktadır.Halkoyunlarımızda çalgı aletleri olarak genelde davul-zurna kullanılır. Ayrıca def, bilhassa köylü oyunlarda kullanılan müzik aletidir.Bunlardan Başka; maniler, sayacı türküleri, muammalar, beriteler, (Halay çekerken söylenen döndürmeli türküler) dağ havaları, yayla havaları, gelin ile kız ve oğlan türküleri, mevsim türküleri, bölgemizin musiki folklorunu oluşturur. Maniler ise düz mani ve hayrat mani olarak söylenmektedir. Yöre ayrıca bir uzun hava yöresi olarak ta bilinir. Halay çekilirken bile uzun hava söylenir. (Dıl dıl oyunu) Bu gelenek günümüzde hala sürmektedir....
İŞTE BİTLİS FOLKLÖRÜNÜN UNUTULMAZ İSİMLERİ VE MUHTEŞEM GÖSTERİLERİ
BİTLİS YÖRESİ HALK OYUNLARI
ERKEK GİYSİLERİ
Bitlis yöresi halkoyunlarının Türk halkoyunları içerisinde ayrı bir ayrıcalığı ve özelliği vardır. Bu ayrıcalık da Bitlis halkoyunlarının gerek oynanış biçimi ve gerekse oyun formları yönünden diğer yörelerimize göre farklılık göstermesindendir. Bu özellikleri Harkusla ve Garzene oyunlarında görmek mümkündür. Bitlis'te halkoyunları; düğünlerde, askere uğurlamalarda, bayramlarda ve özel günlerde oynanır. Özellikle gençlerin eğlenmek amacıyla gittikleri mesire yerlerinde "Erafane" denilen yemekli toplantılarda yenilir içilir, hoş sohbetler yapılır, daha sonra da yöre oyunları oynanır. Bitlis'te oynanan halkoyunlarına Halay veya Govent denir. Bitlis halkoyunları oynanırken oyuncuların kullandığı çeşitli araç gereçler: Bıçak, sopa, tesi (kirman), mendil, kılıç, kalkan
Agal (Puşi): Puşi değişik renklerden olur. Kasnakli ve büyüktür. Siyah renk olarak da kullanılır. Agal ise yünden dokunur, rengi ise siyahtır, değişikte olabilir. Agal başa bağlanır, üçgen şeklinde, başın orta kısmı açık, sag taraftan omuza sarkacak şekildedir
Işlik: Şapiğin içine yakasız, uzun kollu, önü açık ve düğmeli, genellikle çizgili işlik giyilir.Işliğin kol uçlarına dikilen veya kolun uzantısı halinde bırakılan kısmın adı CELLAHI dir
Sal ve Şapik: Giyilen giysinin alt ve üst kısmıdır. Hakim renkler siyah, beyaz, mor ve gridi
Sal: Şalvarımsı bollukta, paçalara kadar daralmadan inen alt kısmın adıdır
Şapik: Üst kısma denir.Önü açık ve düğmesizdir.Çizgili, rengarenk işlemeli olanı makbuldür.Bu giysiler genellikle belli yörede ve köylerde el dokumacılığıyla yer tezgahlarında yapılır.Kejden yani keçi kılından dokunur.Kumaşın eni 60 santimetre olarak dokunulmaktadır.Genellikle bu kumaşın çeşitli renkleri rnevcuttur.Sade ve desenli renkleri de rnevcuttur. Bu şal-şapik ve cepkenlerde en kıymetlısı kendisinden zincirli olanıdır.Zincirin anlamı ise değişik ipliklerle kumaşın üzerine değişik motiflerden yapılmaktadır. Bu kumaşın diğer bir özelliği ise vücudu yazın serin tutmasıdır.
Cepken: Cepken dediğimiz yelek yerine giyilir.Önden açıktır, arka tarafına toka takılır, arka kemer toka ile kilitlenir, kolsuzdur, şapiğin üstüne giyilir.
Yelek: Çoğunlukla lacivert renkte ön kısmı kadife veya şapiğin kumaşından, arkası ince parlak kumaştan, kolsuz yelek giyilir.Yeleğin önü açık ve düğmelidir.Yeleğin önü, arkası ve cep ağızları ile kenarları işlemelidir.
Kuşak: Renkli olarak örülen, uzun püsküllü kuşak bağlanır.Kuşak üçgen şeklinde ikiye katlandıktan sonra, püsküllü kısmı öne gelecek şekilde ucu bele bağlanır.Üç parçadan ibarettir.Deseni ise çizgilidir. iki tarafindan püsküller sallanır.
Çorap: Yünden yapılır, düz veya desenli olabilir, çeşitli renklerdende dokunmaktadır.Elle dokunur,
Harik: iki çeşit harik kullanılmaktadır.Birisi mutki hariki; bu harik üstü keçi kılından altı ise kendirden dokunur, diğeri ise hizan harikidir.Bunun üstü yünden, altı ise kendirden dokunur, genellikle siyah renklerden oluşur, elle dokunur.
KADIN GİYSİLERİ
Kofi: Başa fesimsi altm para dikili bir takke oturtulur. Bunu tutturmak için üzerine püskülsüz bir puşi sarılır.İki yandan sarkacak şekilde bağlanır.Bunun üzerine de büyük leçek (yazma) sarılır. Kadifeden olan kofi bordo renk olup, yuvarlaktır. Ağız kısmı geniş, alta doğru daralmaktadır.Ön kısmınada yuvarlak altın veya gümüşle süslenir
Tülbent (Leçek): Beyaz renk kullanılır. Etrafi küçük beyaz pullarla işlenmişi daha makbuldur. Ama oyalı olanı da kullanılmaktadır. Bağlanış şekli ise; başi tam olarak kapatacak şekilde örtülür
Puşi: İpekten yapılmıştır, çok sayıda renkleri vardır. Başın üst tarafi kapanmayacak şekilde bağlanır. Saçakları sağdan veya soldan sarkacak şekilde olur.
Entari veya Fistan:Bu kumaşın özelliği ise kendinden işlemelidir. Aynca bu kadifenin düz olanıda vardır. Yörede bu kumaşa ender rastlanmaktadır. Kumaş dışarıdan temin edilmektedir. Pazen veya diğer kumaşlardan ve yerli kadifelerden de yapılmaktadır. Entarinin dikişleri ise topuk ve diz kapağının ortasına gelecek şekilde uzun olacak, belden aşağı çan olacak şekilde, bele dört parmak kalınlığında lastik geçirilir.Yaka ise hakim veya yuvarlak göğüs kısmından yukarıya doğru açık olup, bu açık olan yere karşılıklı çit çit dikilir. Kol kısmı ise manşet veya düz bilezik şeklinde yapılır.
Cepken (Yelek):Entarinin kumaşından yapılır,tabiki değişik renklerden de olabilir.Bu kumaşın desenlisi veya kendinden motif işlemelisi daha makbule geçer.Cepkenin ön tarafi tamamen açıktır.Entarinin üstüne giyilir ve kolsuzdur. Diğer bir ismi ise yelektir. Ön tarafi sırmalarla işlenebilir
Şalvar (Direl): Kumaşi ipek veya pazen de olur. Düz veya desenli kumaştan yapılmaktadır. Paça kısmı ve bel kısmı lastiklidir. Bu kumaşın çok değişik renkleri mevcuttur.Bu kumaşın simli olanına da rastlanır.Entarinin altına, ayağa giyilir
Kuşak: Yünden yapılanı daha makbuldur ve yörede daha ziyade bu kuşak kullanılmaktadır.Bağlanış şekli ise; iki çeşit bağlanır. Birincisi karınla bel arasına iyi durum yapılarak bağlanır, diğeri ise üçgen yapılarak sag kalçadan sarkacak şekilde bağlanır. Dik dörtgen şeklinde üçlü, kıldan veya yünden dokunur. Uzun ve püsküllü kuşağın üzerine pataşka deri takılır.
Çorap: Yünden yapılanları ve kendinden desenli olanı daha çok kullanılır,renkli olanları da bulunabilirse kullanılmaktadır.Bu bölümümde sizlere Bitlis yöremizdeki Gerek Yarışmalarda Gerekse günlük hayat kullanmış olduğumuz kıyafetleri taktim eddim.Ancak bu dönemlerde pek fazla bu kıyafetler kullanılmamaktadır.Yaşantımız gereği köylerimizde ve çeşitli etkinliklerde kullanılmaktadır.
YUKARDA SAYMIŞ OLDUĞUM BU GÜZEL KIYAFETLERLE İŞTE KARŞINIZDA SAHNE DÜZENLEMESİYLE BİTLİS HALKOYUNLARI
Siz değerli dostlarıma "BİTLİS" dediğim zaman aklınıza gelecek ilk şey nedir.Tabiki Bitliste beş minare türküsü isterseniz birazda merak edilen bu konu üzerinde yorum yapayım.Ha şunu da belirteyimki bitlisimizde sadece beş minare değil birçok minare vardır.Neyse lafı kısa kesiyorum ve Sizleri bu türkümüzün güzel sözleri ve Efsanesiyle başbaşa bırakayım
Bitlis'te Beş Minare Hikayesi
Bu türkümüz diğer türküler gibi sıradan bir söz dağarcığıyla değil çeşitli olaylar sonucu ortaya çıktığını belirteyim.Bitlis'te Beş Minare Türküsü Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır.Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis'ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis'e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: "Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış". Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır.
"Bitlis'te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel."
"Isterem yanan gelem beri gel oglan beri gel.
Cebimde yok be? pare beri gel oglan beri gel."
"Tufegim dolu sacma beri gel oglan beri gel.
Guzelim benden kacma beri gel oglan beri gel."
"Doksan dokuz yarem var beri gel oglan beri gel.
Bir yare de sen acma beri gel oglan beri gel."
28 Aralık 2006 Perşembe
BöLGeLeRe GöRe HaLKoYuNLaRıNıN DaĞıLıMı
Folklor genelde Halkoyunları ile eşanlamlıymış gibi kullanılır.Oysa folklor; halkımızın geleneğine bağlı maddi ve manevi kültürünü kendine özgü metotlarla inceleyen ,derleyen,araştıran,sınıflandıran ve halk kültürü üzerinde değerlendirmeler yapan bir bilimdir.Kısaca diyebiliriz ki; Folklor halk oyunlarıyla birlikte diğer öğeleri (gelenek, inanç, türkü…vb) de kapsayan bir kavramdır. Çeşitli bölgelerimizde tarihi ve coğrafi bir gerçek olarak değişik örneklerle gelişen ve çoğalan halk oyunları geleneği tabiat,insan,yurt sevgisi ve milli bütünlüğün en açık ifadesidir.
Yukarıda belirtmiş olduğum Bölgesel Halkoyunları yöreleri Ege, Batı Anadolu Zeybek Bölgesi; Orta ve Güney Anadolu Halay Bölgesi; Doğu Karadeniz Horon Bölgesi; Doğu Anadolu Bar Bölgesi; Trakya Hora Bölgesi adını almaktadır.
Bu koşula bağlı kalarak halkoyunlarını bölgesel tür özelliğine göre oyunların dağılımı ve oyunların özelliklerine göre dağılımını kısaca sizlere açıklayayım.
ZEYBEK : Zeybek oyunları tek kişi tarafından oynandığı gibi teklerden oluşan bir daire halinde de oynanmaktadır. Zeybek oyunları, toplu olarak oynandığı zaman oyuncuların birbirlerine tutunmadan oynadıkları salma oyunlardır.Bu oyun türüne Ege Bölgesinde rastlanır Aydın, İzmir , Muğla, Denizli, Bilecik, Eskişehir , Kütahya,Çanakkale, Kastamonu, Uşak, Manisa, Balıkesir , Burdur ...
HALAY : Toplu, düz dizi biçiminde ve oyuncuların birbirine tutunarak oynadığı oyun türüdür.Doğu,güneydoğu ve Orta Anadolu’da davul zurna eşliğinde oynanır.Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş,Gaziantep, Erzurum, Erzincan, Sivas, Mardin, Muş, Yozgat,Çorum, Adana, Ankara, Siirt, Hatay, Tokat, Şanlıurfa...
HORON : Oyuncuların dizi biçiminde birbirine tutunarak oynadığı oyunlardır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar Doğu Karadeniz kıyılarında kemençe veya davul eşliğinde icra edilir Trabzon, Samsun, Artvin, Ordu, Rize...
BAR : Toplu olarak ve genellikle düz dizi ya da yarım ay biçiminde, oyuncuların birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli grup oyunlarına bar denir.Genellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde icra edilen bir oyun türüdür. Erzurum, Kars, Ağrı, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan...
HORA : Bu oyun Bar ve Halaylar gibi elle ya da kol kola tutuşularak disiplinli bir biçimde ve dizi halinde oynanmaktadır. Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdür.Edirne, Kırklareli, Tekirdağ,Çanakkale...
KARŞILAMA : Karşılama iki kişinin karşılıklı durarak oynadıkları bir oyun biçimidir. Çiftlerin karşılıklı olarak toplanmalarıyla bir grup halinde de oynanmaktadır. Kız ve erkek karşılıklı çiftlerin karşılıklı iki sıra halinde dizilmesiyle bir grup oyunu biçiminde de sürdürülmektedir. Karşılamalar salma oyunlardır. Oyuncular birbirlerine tutunmazlar. Bazı karşılamalarda bütün oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur.Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdür.Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale,Bursa, Bilecik...

KAŞIK : Ellerinde ritim aracı olarak tahta kaşıklar bulundururlar.Güney Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kesimleri genellikle kaşıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilir.Eskişehir , Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir , Konya, Mersin,Antalya, Bolu, Bursa...
BENGİ :

TEKE ZORTLATMASI: Bu tür de yine Türkiye’nin batı ve güney bölgelerinde oynanır.Antalya, Isparta, Alanya v.b

EMAH: Genellikle Türk-Alevi topluluklarının özel ayin ve toplantılarında kendi
aralarında yaptıkları törenlerle ilgili oyunlardır.Türkiye’nin hemen hemen her yerinde semahlara rastlamak mümkündür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)